Blog

Gümüşhane il merkezine 17 km mesafede bulunan mağara hem birden fazla efsaneye ev sahipliği yapıyor hem de sağlık açısından faydaları olan ülkemizdeki saklı kalan cennetlerden sadece biri… Aşk her yerde olduğu gibi bu eşsiz güzellikteki mağaranın geçmişinde de saklı…Hristiyan bir genç kız ile Müslüman garip bir çobanın büyük aşkı… Aileleri kavuşmalarına izin vermeyen genç aşıklar, evlenmelerine müsaade alana kadar mağarada saklanmaya karar verirler. Ancak ne yazık ki bir türlü ikna olmayan aileleri yüzünden kendilerini diğer aşıkların kavuşması için feda ederler ve orada ölürler. Akan su damlalarının iki genç aşığın üzerini kireçle kapladığı ve sonsuza kadar böyle kaldıkları rivayet ediliyor. Kavuşmak isteyen ya da ayrılıkla sınanan sevdalılar bu mağaraya gelip dilek tutarlar. Bu nedenle yaşamış oldukları Kara Sevda nedeniyle mağaranın “Karaca” aldığı söyleniyor. Mağaranın bulunmasıyla ilgili çeşitli efsaneler olsa da ilk kez Jeoloji Mühendisi Şükrü Erüz’ün yaptığı çalışmalarla 1990 yılında adını duyurdu ve 1996 yılında ise turizme kazandırıldı.

Mağaraya giriş bir insan boyu yüksekliğinde, içeriye doğru gidildiğinde ise huni şeklini alıyor. İç alanı 1500 metre olan bu ihtiyar mağarada tahta iskeleler üzerinde gezintiler yapılıyor. Mağarayı büyüleyici yapan özelliklerinden sarkıtlar, dikitler, sütunlar, damlataşı havuzları, perde damlataşları, mağara iğneleri, mağara gülleri, mağara incileri ve mağara çiçekleri, desenli duvarlar, bayrak şekilleri, filkulakları, traverten basamakları ile traverten havuzlarına sahip olması. Sağlık açısından faydası ise; oluşumu halen devam eden mağaranın astım hastaları için rahatlatıcı bir kür oluşturmasıdır. Karaca Mağarası, 12-17 derece ortalama ısısı, yüzde 70 nem oranıyla, polen ve tozlardan arınmış yüksek oksijenli havasıyla kronik astım hastalarının kolay nefes almasına olanak sağlıyor. Ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden biri olan bu mağara 15 Nisan ile 15 Kasım tarihleri arasında, her gün 09.00-19.00 tarihleri arasında ziyarete açık.